26 Aralık 2010 Pazar

BİRKAÇ ŞAİRDEN BİRKAÇ MISRA

BİRKAÇ ŞAİRDEN BİRKAÇ MISRA


simgelerin dilsizliğinde
karşı karşıya dururken biz
armalardır her şeyi kararlaştıran
bazı sözler karanlıkta söylenir
bazı sözler hiçbir zaman

  • (Murathan Mungan/Armalar/Doğduğum Yüzyıla Veda/Metis Yayınları/s.75)


bakın ne diyorum, dünya
sekerek yürüyor, gözümden düştü ya.

  • (İbrahim Tenekeci/Giderken Söylenmiştir I/Giderken Söylenmiştir/Profil Yayıncılık /s.28)


Onunla aşkımız, o diyorum ona,
Bir kez söylenmiş ve istense de
Bir daha geri alınamaz
Kırıcı sözler gibiydi

  • (Cemal Süreya/Karne/Sevda Sözleri/YKY/s.159)


Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.

  • (Orhan Veli Kanık/İstanbul İçin/Bütün Şiirleri/YKY/s.53)


şuracıkta kıvrılayım, teninin tarçın gökleri altında
temiz bir çarşaf ser;beyaz, yumuşak bir yastık
rüya istemem sobanın üzerinde kaynayan suyun huzurundan başka

  • (Murathan Mungan/İnce L, Lalena/Doğduğum Yüzyıla Veda/Metis Yayınları/s.161)

6 Aralık 2010 Pazartesi

FRİEDRİCH NİETZSCHE- İŞTE BÖYLE DEDİ ZERDÜŞT

FRİEDRİCH NİETZSCHE- İŞTE BÖYLE DEDİ ZERDÜŞT

Kolay bir sanat değildir uyumak; onun uğruna bütün gün uyanık olmak şarttır.

Çok düşünülen her şey sonunda düşündürücü olur.

Yaşamayı seviyoruz, ama yaşamaya değil; sevmeye alışık olduğumuz için.

(Ağaç) ne kadar yukarıya, yükseklere ve ışığa uzanmak isterse, kökleri de o kadar kuvvetli bir şekilde toprağın içine, derinliklere, karanlığa,- kötülüğe- uzanır.

Sevgide her zaman delice bir yan vardır. Ama delilikte de her zaman bir tutam akıl vardır.

Tek başına yaşayan için dost hep üçüncü kişidir.

"Ben istiyorum"dadır erkeğin mutluluğu. Kadının mutluluğu ise "o istiyor"dadır.

Biri kendini aradığı için; bir başkası ise kendini yitirmek istediği için gider en yakınındakilere.

İçi bomboş olan fındık bile kırılmak ister.

Zorla alabileceğin bir hakkı sana vermelerine izin verme.

Tüm varlıkların en yücesi ve en küçüğü hangisidir? Asalak en küçük türdendir; ama en yüce türden olan en kabarık sayıda asalağı besler.

4 Aralık 2010 Cumartesi

YÜZYILLIK YALNIZLIK- GABRİEL GARCİA MARQUEZ

YÜZYILLIK YALNIZLIK- GABRİEL GARCİA MARQUEZ

Yazarın bağlı bulunduğu ve en önemli temsilcilerinden birisi olduğu akım büyülü gerçekçiliktir. Bu akımın temel özeliğini ise gerçek ile fantastik hayali olanı beraber anlatma olarak özetlemek mümkündür. Eserin konusu Latin Amerka(Kolombiya)da geçmektedir. Bir çocuk düşünün ki kız kardeşi toprak yiyor. Büyük annesi ise tam anlamıyla bir çılgın. Gelecek hakkında öngörülerde bulunabiliyor. Akrabalarının olağandışı özellikleri var. içlerinde ilginç bir biçimde simyacılıkla uğraşanlar var. bazıları ölenleri görüp onlarla konuşabiliyor. yerleşim yerinde tuhaf şeyler oluyor. İnsanlar uykusuzluk hastalığı unutma hastalığı gibi ilginç hastalıklara yakalanıp ilginç çözüm yolları üretiyorlar. İşte tüm bu söylediklerim akımın büyülü tarafını yani fantastik ögelerini oluşturuyor. bu fantastik tarafa ensest eğilimleri de eklemek mümkün.Günlük hayat bu fantastik olaylarla sürüp giderken bir taraftan da Latin Amerika ülkelerindeki siyasi  olaylar ve gelişmeler devam ediyor. çeşitli mücadeleler yaşanıyor, çeşitli gruplar mücadele veriyor(muhafazakar, liberal...). Au çocuğun ailesi içinden bu mücadelelere katılıp ölenler kahraman olanlar yıllarca haber alınamayanlar oluyor.İşte tüm bunlar da akımın gerçekçiyönünü oluşturuyor. Ancak bu siyasi değişim -realite- öyle bir anlatılıyor ki fantastik ögelere hiç zarar vermiyor ve fantastik ögelerle kaynaşıp daha bir etkili oluyor. Böyle bir kitap Yüz Yıllık Yalnızlık.

Yazarın bu eserinin temellerini aynen kitapta olduğu gibi büyük annesinin anlattığı masallar ve Kolombiya savaşlarına katılan dedesinin anlattığı hikayeler oluşturmuştur. Ayrıca gerçekten de toprak yiyen bir kız kardeşi olduğu söyleniyor. Bu eser yazarı kısa sürede tüm dünyaya tanıtmış ve yazar nihayetinde 1982 tarihinde Nobel'i almıştır. Okuduğum en iyi beş kitap arasına girer dediğim bir kitap. Şiddetle tavsiye ediyorum.



                                                                              Beytullah KILIÇ

SEZAİ KARAKOÇ-TAHA'NIN KİTABI

 SEZAİ KARAKOÇ-TAHA'NIN KİTABI

Sezai Karakoç bilindiği gibi İkinci Yeni Akımına mensup bir şairimizdir. Şairin bu kitabı mesnevi tadında bir eserdir. Tek şiirden oluşmaktadır. Eser sezai Karakoç'un metafizik yönünü çok iyi yansıtmaktadır. Esere mesnevi tadını veren bir özellik de bu metafizik yönüdür. Şairin siyasi ve felsefi görüşü kitapta belirgin bir şekilde hissedilmektedir. Bu görüş ve düşüncelere bakıldığında İkinci Yeni'nin diğer bir büyük şairi olan Cemal Süreya ile ne kadar zıt olduğu görülecektir. Ancak bu iki şairi İkinci Yeni'de birleştiren görüşleri değil, şiirdede imge kullanma  konusundaki başarıları olmuştur. İmgelerle etkisi arttırılan dizeler sayesinde İkinci Yeni Şiiri'nde bu iki şair ön plana çıkmış ve diğerlerini biraz gölgelerinde bırakmışlardır. Aşağıda kitaptan birkaç orijinal dize örneği yer alıyor:


"(...)Kurtuluşu yok bir çıban
       Gelir yakalar insanı insan çıkarken çocukluktan (s.18)

      "Çeşmeler abdestlerde bir azlık duydu ikindileri"(s.29)

    "Çerçiler köy çerçileri eski hamam işleticileri
      Getirdiler eski derilerden gelecek vaktin haberini"(s.33)

    "Aşka batmış çılgın balıkçılar gibi
     Muştu şarabını
     Ayaklarından içmek isterim"(s.36)

     "Şehir son çizgilerini de kaybetti akşamda
      Ölülerin acısından bir düğün havada"(s.55)

      NOT: Bu alıntılar Taha'nın Kitabı-Gül Muştusu / ŞİİRLER IV adlı Sezai Karakoç eserinin Diriliş Yayınları'ndan çıkan sekizinci basksından yapılmıştır.


                                                                                                               Beytullah KILIÇ
    

29 Kasım 2010 Pazartesi

CengizDağcı-Ben ve İçimdeki Ben

CengizDağcı-Ben ve İçimdeki Ben

SAYFA 53
Çevreme göz gezdirirken söğütlerin yavru yeşiliyle ölçüyorum zamanı.


SAYFA 61
Yağmur, yarayı acıtmaksızın yaradan akan kan gibi.

SAYFA 61-62
Bizim insanlarımız ölmezlerdi Gurzuf'ta ; sadece hayatla vedalaşıp gözlerini yumar ve Gurzuf'un soğuksu mezarlarına gömülürlerdi.

SAYFA 89
Harikalar son'dan doğar. Ne ki, son'u bekleyen son'u göremediği gibi harika bekleyen de görmez harikayı.

FRANZ KAFKA-AFORİZMALAR

ALINTILAR

  • Üzerine tırmanılmadan inşa etmek mümkün olsaydı, Babil Kulesi'nin yapılmasına belki izin verilirdi.
  • Kendini insankığa bakarak sına. Bu eylem şüphe edeni şüpheye, inananıinanca götürür.
  • İnsanın başlıca iki günahı vardır, diğer tüm günahları bunlardan kaynaklanır: Sabırsızlık ve tembellik.  Sabırsız oldukları için cennetten kovuldular, tembel olduklarından dönemiyorlar. Ama belki de sadece bir günahları var: Sabırsızlık. Sabırsız oldukları için cennetten kovulmuşlardı, sabırsız oldukları için dönemiyorlar.
  • Ruh ancak ve ancak bir dayanaktan yoksun kalınca özgürleşir.
  • Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olmayacağını anlamak ne büyük mutluluktur.

Ahmet Altan-İsyan Günlerinde Aşk

ALINTILAR

Sayfa83
Ne olduğunu anlamadığımız bir hayat yaşıyorsak, ne olduğunu bilmediğimiz bir varlıktan da huzur bekleyebiliriz. Biz Allah'ın olduğunu bilmiyoruz ama olmadığını da biilmiyoruz. Varlığına karşı şüpheliysek yokluğuna karşı da şüpheli olmalıyız. Eğer dini küçümsüyorsan, o zaman Allah'ın varlığına duyulan inanç kadar yokluğuna duyulan inancı da küçümse.


Sayfa118
Geceye şaşırmaz, gündüze şaşırmaz, düğüne savaşa şaşırmaz ama ölüme şaşırır; yaratıldığından beri ölür insanoğlu. Yaradan daha yaratırken vereceği canı alacağını söyler ama her şeye hazırlanan insan, ne gariptir ki ölüme hazırlanamaz.