28 Kasım 2011 Pazartesi

ADALET AĞAOĞLU- ÖLMEYE YATMAK ROMANI

ADALET AĞAOĞLU- ÖLMEYE YATMAK ROMANI

 Bilindiği üzere dar zamanlar serisi üç kitaptan oluşuyor. Ölmeye Yatmak bu serinin birinci kitabıdır. Ben bu seriye ikinci kitap olan Bir Düğün Gecesi romanı ile başladım. Son olarak da söz konusu kitap olan Ölmeye Yatmak romanını okudum. Her şey bir müsamere ile başlıyor. Daha doğrusu şöyle demek lazım: Her şey Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinde yeniliklerin yerleşmeye başladığı, insanların çağdaş dünyaya ayak uydurma ile kendi geleneksel ve tutucu hayatları arasında dengeyi sağlamaya çalıştığı bir dönemde bir ilçe okulunda Dündar Öğretmen'in öğrencileri ile birlikte hazırladığı modern bir müsamere gösterisi ile başlıyor. Erkeklerin yüzlerine bile bakamayan kız çocukları o gece birer çiçek oluyor ve arıların(erkek öğrencilerin) gelip çiçeklere konmasını bekliyorlar. Bir esnafın kızı olan Aysel de bu kızlardan biri. Her ne kadar babası bu durumdan memnun olmasa da üst makamların baskısı toplum baskısını yeniyor ve kızına izin vermek zorunda kalıyor. bu çocukların içlerinde kimler yok ki. Babasız Ali, Kaymakamın oğlu, Aysel ve daha ilçenin birçok çocuğu. İnsanlar hala yeni dünyanın ve yeni ülkenin getirdiklerine ayak uyduramamış. yine o isimsiz zorunluluk onların davranışlarını şekillendiriyor. Aysel bunları bize, intihar etmek için girdiği bir otel odasından aktarıyor. Geriye dönüşlerle o "dar zaman" olabildiğince genişletiliyor yine. Sonra bu çocuklar ilköğretimi bitirip Ankara'ya, İstanbul'a Bursa'ya okumaya gidiyorlar. Aysel okumak için ailesine karşı büyük bir mücadele veriyor. Bir taraftan da 2. Dünya Savaşı öncesinde ve sırasında yaşanan ekonomik sıkıntılar tüm çıplaklığı ile ortaya konuyor.Aysel tam da okumaktan ümidi kesmişken, hakkında çıkan bir dedi kodu ona yüksek okulun kapılarını açıyor. Ülkedeki siyasi atmosfer de sert çizgilerle ayrılmış bir kutuplaşmaya doğru gidiyor. Yasaklı yayınlar çoğalıyor. Öğrenciler sürekli bir sürtüşme içinde. Yetmişli ve seksenli yılların kanlı gömleklerini birileri yavaş yavaş üzerine geçiriyor. 2. Dünya savaşı sırasındaki Alman hayranlığı savaşın seyrine göre yerini Amerika ve BM hayranlığına bırakıyor. Öyle ki öğrenciler "6 Ok" rozetini çıkarıp yerine BM rozeti takarak yapıyorlar artık mitinglerini. Aysel giderek yükseliyor. Avrupa'ya gidiyor, akademisyen oluyor, Ömer ile evleniyor, öğrencisi Engin ile ilişkiye giriyor, yıllar sonra ikici defa kızlık zarı yırtılıyor... Aysel toplumun kadın üzerindeki görüşlerini şekillendiren davranış ve durumları yargılıyor... Sağ-sol çatışması denilen yakın tarihimiz kontrolden çıkmaya başlıyor... Arıların kimisi asker oluyor, kimisi Ankara'da iktidar yalakası, kimisi TRT'de elektrik teknisyeni... Çiçekler ise ev kadını, hemşire, akademisyen... Aysel ölmeye yatmakla, çıkıp gitmek arasında bocalıyor. Aynı toplumun otuz kırk yıl boyunca bocalaması gibi. Olmayacak. Aysel bir nisan sabahına doğru çıkıp gidiyor. Her şey 07.22'de başlamıştı,08.49'da sona eriyor.

Eserde Adalet Ağaoğlu şiirsel söyleyişini devam ettiriyor. Özellikle ruhsal tahliller oldukça etkileyici. Bilinç akımı tekniği sık sık ve oldukça uzun soluklu olarak okuyucunun yolunu kesiyor. Başarısı tartışılmaz bir roman. Cumhuriyet dönemi ve otuz kırk yıl sonrasının toplumsal ve ekonomik atmosferi kişiler üzerinden başarılı bir şekilde aktarılmıştır. Oldukça başarılı bir kitaptır ancak dar zamanlar serisini kendi içinde mukayese edecek olursak ben Bir Düğün Gecesi diyorum.

Kitaptan alıntılar:

sayfa-57 "Yalnızız. Çoğalana dek birlikte olmalı..."

sayfa-182 "Gördüğüm gökyüzü bu kapının üstündeki gökyüzü işte. O da donumun yaması kadar bir şey"

sayfa-468 "Bunca yorgunluktan sonra birbirimiz için yok olamayız. dese... Gelecekte inanmak için birbirimize, güvenmek için... deyip veriverse leylak dalını.

Adalet Ağaoğlu- Ölmeye Yatmak- İş Bankası, Kültür Yayınları- 24. Baskı


Beytullah Kılıç